Basın açıklamasını okuyan ADD Samsun Şube Başkanı Deniz Gömeç, ''30 Ağustos 2024 tarihinde yapılan Kara Harp Okulu mezuniyet töreni sonrası diplomalarını alan teğmenlerin tören alanı dışında toplanıp yılların Harbiye geleneği uyarınca kılıçlarını çekerek “Askerlik Yemini” etmeleri, Laik Cumhuriyete, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine, Türk Milletinin kayıtsız koşulsuz egemenliğine, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı ve Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıklarını belirtmeleri ve “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” seslenişini dillendirmeleri önce Cumhurbaşkanı, ardından da Milli Savunma Bakanlığı tarafından disiplin suçu olarak değerlendirilmiş, dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu, Alay Kıdemlisi Teğmen İzzet Talip Akarsu ile 3 teğmenin daha “TSK’dan ayırma Cezası” talebi ile Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildikleri kendilerine tebliğ edilmiştir.Anayasanın 2. Maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” denilerek Cumhuriyetin nitelikleri sayılmıştır. İfade özgürlüğü de anayasal güvence altındadır. Teğmen evlatlarımızın Atatürk’e ve kurucu değerlere bağlılık ifadeleri de bu bağlamda anayasal güvence altında olmak gerekir.
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 20. maddesinde düzenlenen TSK’dan ayırma cezası gerektiren haller sınırlı sayıda belirtilmiş olup Teğmenlerimizin söz konusu davranışlarının sayılan bu haller kapsamında değerlendirilemeyeceği kanun lafzından açıkça anlaşılmaktadır. Teğmenlerimizle ilgili gündemi takip ederken yine kendisini Mustafa Kemal’in askerleri, Mustafa Kemal’in öğretmenleri, Mustafa Kemal’in doktorları, mühendisleri, ev hanımları olarak gören kuruluş yılı olan 1989’dan beri laik, demokratik, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini korumak için canla başla çalışan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu üyemiz, yol arkadaşımız Nasuh Mahruki’nin, sadece ülkemiz, demokrasimiz ve seçimlerle ilgili düşünce ve endişelerini dile getirdiği bir sosyal medya paylaşımında “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma ve kamu barışını bozma” suçu işlediği iddiasıyla tutuklanmasından büyük üzüntü duyduk.
Nasuh Mahruki; kurucusu olduğu AKUT ile milletimizi “Arama-Kurtarma” çalışmalarının yaşamsal anlam ve önemiyle tanıştırmış, özellikle 1999 Büyük Marmara depremindeki gayretleriyle topluma mal olmuş, sayısız afetzede yurttaşımızın hayatını kurtarmış, Everest’e tırmanan ilk Türk ünvanı almış, yaşamı boyunca ülkesine ve ulusuna yararlı olmaya çalışmış iyi bir insan ve bir vatanseverdir.
Ve tabi böyle de olsa topluma mal olmuş, ünlü diye tabir ettiğimiz kişilerin yargılanamaz diye bir durumu da yoktur. Fakat SAYIN Mahruki’nin açıklamalarına baktığımızda kendisi bizzat Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabe’sinden yola çıkarak aldığı görevle yöneticilerin yaptığı ve yapabileceği hatalara karşı onları uyarmıştır. Uyarılarını okuduğunuzda suç unsuru bulmak için mantık sınırlarını zorlamak gerektiği anlaşılmaktadır.
Üstelik Sayın Mahruki’nin değindiği bu konular hayal ürünü de değildir. Son günlerde olan gelişmelere baktığımızda ülkemizin hangi tehlikelerle karşı karşıya olduğu sadece Sayın Mahruki tarafından değil başta derneğimiz genel merkez yöneticileri ve şube yönetimleri başta olmak üzere bir çok emekli üst rütbeli askeri ve diplomatik personelin de gerek televizyon yayınlarında gerekse sosyal medyalarında dile getirdiğini ayrıca sokağa, kahveye pazara gittiğimizde de milletimizin de bu konuları konuştuğunu, gelecek kaygısı olduğunu ve yine ekonomi terörü ile de ayrıca boğuştuğunu dolayısıyla Sayın Mahruki’nin söylemlerinin ne kadar önemli olduğunu görmekteyiz.
Ve özellikle belirtmek isterim ki kendisini Mustafa Kemal’in askeri olarak gören büyük camiamızın üyelerine, teğmenlerin özel hayatlarına, Sayın Mahruki’nin özel hayatına bakıldığında hiçbir bebek katili çete üyesi ile, Fetö ve benzeri hiçbir cemaat tarikat üyesiyle, şaibeli olan kimseyle fotoğraflarının veya video görüntülerinin olmadığını görüyor ve bunlarla gurur duyuyoruz.
Değerli milletimiz son günlerde kişinin anayasal hakkının kullanmasını engelleyerek kişi iradesini yok saymak görüldüğü gibi Esenyurt belediyesi ile başlayan ve devamında birkaç belediye ile devam eden izah edilemeyen bir davranış ortaya çıkmıştır. Kişi hak ve özgürlüklerini hiçe sayan zihniyet ile Belediyelere kayyum atamak suretiyle millet iradesine ipotek koyan bir zihniyet hangi amaçlarla bunları yaptığını açıklamalıdır. Haklarında isnat edilen suçların ortaya koyulması, kayyum gerektiren hallerin açıkça ortaya koyulması gerekmektedir. Aksini milletimizin vicdanı kabul etmeyecektir. Bizler milletin birliği beraberliği için çalışan her kişinin, her kurumun yanında olmaya devam edeceğiz.
Ve diyoruz ki Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği evet dayattığı değil bizzat korumak üzere bizlere emanetini vasiyet ettiği Laik, Demokratik Cumhuriyet çizgisinden çıkmayacağımızı ve bundan asla vazgeçmeyeceğimizi Kuvayi Milliye ruhuyla bir kere daha buradan haykırıyorum. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak 354 Şubemiz, 57 Temsilciğimiz ve her biri “Mustafa Kemal’in Askeri” olmakla gurur duyan 70 bini aşkın üyemizle yeni mezun teğmenlerimiz hakkında yürütülen disiplin soruşturmasının ve Genel Merkez Yönetim Kurulu üyemiz Sayın Nasuh Mahruki hakkındaki soruşturma sonucunun hukuka, yasalara, adalete ve vicdana aykırılık teşkil etmeyeceğini ummak istiyoruz.Atatürkçü Düşünce Derneği, varlık nedeni ve görevi gereği sürecin takipçisidir, Teğmenlerimizin ve Sayın Nasuh MAHRUKİ’NİN yanındadır.''
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 20. maddesinde düzenlenen TSK’dan ayırma cezası gerektiren haller sınırlı sayıda belirtilmiş olup Teğmenlerimizin söz konusu davranışlarının sayılan bu haller kapsamında değerlendirilemeyeceği kanun lafzından açıkça anlaşılmaktadır. Teğmenlerimizle ilgili gündemi takip ederken yine kendisini Mustafa Kemal’in askerleri, Mustafa Kemal’in öğretmenleri, Mustafa Kemal’in doktorları, mühendisleri, ev hanımları olarak gören kuruluş yılı olan 1989’dan beri laik, demokratik, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini korumak için canla başla çalışan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu üyemiz, yol arkadaşımız Nasuh Mahruki’nin, sadece ülkemiz, demokrasimiz ve seçimlerle ilgili düşünce ve endişelerini dile getirdiği bir sosyal medya paylaşımında “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma ve kamu barışını bozma” suçu işlediği iddiasıyla tutuklanmasından büyük üzüntü duyduk.
Nasuh Mahruki; kurucusu olduğu AKUT ile milletimizi “Arama-Kurtarma” çalışmalarının yaşamsal anlam ve önemiyle tanıştırmış, özellikle 1999 Büyük Marmara depremindeki gayretleriyle topluma mal olmuş, sayısız afetzede yurttaşımızın hayatını kurtarmış, Everest’e tırmanan ilk Türk ünvanı almış, yaşamı boyunca ülkesine ve ulusuna yararlı olmaya çalışmış iyi bir insan ve bir vatanseverdir.
Ve tabi böyle de olsa topluma mal olmuş, ünlü diye tabir ettiğimiz kişilerin yargılanamaz diye bir durumu da yoktur. Fakat SAYIN Mahruki’nin açıklamalarına baktığımızda kendisi bizzat Mustafa Kemal’in Gençliğe Hitabe’sinden yola çıkarak aldığı görevle yöneticilerin yaptığı ve yapabileceği hatalara karşı onları uyarmıştır. Uyarılarını okuduğunuzda suç unsuru bulmak için mantık sınırlarını zorlamak gerektiği anlaşılmaktadır.
Üstelik Sayın Mahruki’nin değindiği bu konular hayal ürünü de değildir. Son günlerde olan gelişmelere baktığımızda ülkemizin hangi tehlikelerle karşı karşıya olduğu sadece Sayın Mahruki tarafından değil başta derneğimiz genel merkez yöneticileri ve şube yönetimleri başta olmak üzere bir çok emekli üst rütbeli askeri ve diplomatik personelin de gerek televizyon yayınlarında gerekse sosyal medyalarında dile getirdiğini ayrıca sokağa, kahveye pazara gittiğimizde de milletimizin de bu konuları konuştuğunu, gelecek kaygısı olduğunu ve yine ekonomi terörü ile de ayrıca boğuştuğunu dolayısıyla Sayın Mahruki’nin söylemlerinin ne kadar önemli olduğunu görmekteyiz.
Ve özellikle belirtmek isterim ki kendisini Mustafa Kemal’in askeri olarak gören büyük camiamızın üyelerine, teğmenlerin özel hayatlarına, Sayın Mahruki’nin özel hayatına bakıldığında hiçbir bebek katili çete üyesi ile, Fetö ve benzeri hiçbir cemaat tarikat üyesiyle, şaibeli olan kimseyle fotoğraflarının veya video görüntülerinin olmadığını görüyor ve bunlarla gurur duyuyoruz.
Değerli milletimiz son günlerde kişinin anayasal hakkının kullanmasını engelleyerek kişi iradesini yok saymak görüldüğü gibi Esenyurt belediyesi ile başlayan ve devamında birkaç belediye ile devam eden izah edilemeyen bir davranış ortaya çıkmıştır. Kişi hak ve özgürlüklerini hiçe sayan zihniyet ile Belediyelere kayyum atamak suretiyle millet iradesine ipotek koyan bir zihniyet hangi amaçlarla bunları yaptığını açıklamalıdır. Haklarında isnat edilen suçların ortaya koyulması, kayyum gerektiren hallerin açıkça ortaya koyulması gerekmektedir. Aksini milletimizin vicdanı kabul etmeyecektir. Bizler milletin birliği beraberliği için çalışan her kişinin, her kurumun yanında olmaya devam edeceğiz.
Ve diyoruz ki Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği evet dayattığı değil bizzat korumak üzere bizlere emanetini vasiyet ettiği Laik, Demokratik Cumhuriyet çizgisinden çıkmayacağımızı ve bundan asla vazgeçmeyeceğimizi Kuvayi Milliye ruhuyla bir kere daha buradan haykırıyorum. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak 354 Şubemiz, 57 Temsilciğimiz ve her biri “Mustafa Kemal’in Askeri” olmakla gurur duyan 70 bini aşkın üyemizle yeni mezun teğmenlerimiz hakkında yürütülen disiplin soruşturmasının ve Genel Merkez Yönetim Kurulu üyemiz Sayın Nasuh Mahruki hakkındaki soruşturma sonucunun hukuka, yasalara, adalete ve vicdana aykırılık teşkil etmeyeceğini ummak istiyoruz.Atatürkçü Düşünce Derneği, varlık nedeni ve görevi gereği sürecin takipçisidir, Teğmenlerimizin ve Sayın Nasuh MAHRUKİ’NİN yanındadır.''